105. sayıda son dönemde okuduğum iki kitaptan bahsedeceğimi söylemiştim, söz konusu kitaplar:
‘Şimdilik algoritmaların kimin kontrolünde olduğunu biliyoruz, çok yakında bilemeyeceğiz’ diyen Abdula'nın kitabı, oldukça keyifli bir otobiyografi bölümüyle başlıyor. 1. Dünya Savaşı sonrası arz-talep dengesinin bozulmasıyla önce tüketim ekonomisi, ardından zihin keşifleriyle yaratıcı devir yani reklamcılık döneminin başlaması ve bugün geldiğimiz algoritmalar çağı… Reklamcılık ile algoritmalar arasındaki en temel fark ise teknolojinin tutum değiştirmek değil, direkt olarak insan davranışlarını değiştirmekle meşgul olması, ve kitap da genel olarak bu değişimi ve geleceğimizi irdeleniyor. Çok maruz kaldığımız bir konu olmasına karşın yalın bir dille ve klişeye hiç ‘düşmeden’ kaleme alınan kitapta Türkiye'ye özgü durumlar da oldukça net örneklerle işleniyor. Akan Abdula'nın ilk kitabı Öngörülemeyenler'i şiddetle tavsiye ederim.
İnternetin bizzat kendisi, GPS, Siri; şirket olarak bakarsak da Tesla, Google ve daha niceleri… Hepsi ABD'nin ar-ge yatırımlarını teşvik etmesi ve yetenekli insan kaynağını bu alanlarda çalışmaya itmesiyle hayata geçti. Tüm bu başarı hikayelerine rağmen Trump bütçede düşüş planları yapsa da kendisinin görevi bırakmasının ardından ABD hala önemli boyutta yatırımlara devam ediyor. Özel sektör ise (karar vericiler) daha yüksek bireysel kazanç yani hisse fiyatlarını yükseltmeye oynar halde… En kısa özetiyle kitap; devletlerin hemen bugün ticarileşemeyecek, özel sektörün ‘uğraşmak istemediği’ alanlara yatırım yapmaya ve bu alanlara en yetenekli kişileri çekmek için çaba göstermeye karalılıkla devam etmesi gerektiğini söylüyor.
Tabii ülkemiz açısından bakarsak ne yazık ki çok uzun vadeli yatırım ve stratejilerden bahsetmek pek de kolay değil. En basiti girişimlere devlet desteğinin her şeye rağmen iyi bir düzeyde olduğunu düşünüyorum ama konu devletin ar-ge yapmasına gelince hala gitmemiz gereken çok yol var. Mazzucato'nun kitabını da teknoloji alanında farklı bir bakış açısı kazanmak isteyenlere tavsiye ediyorum.
PS: Akan Abdula'nın kitapta bahsettmediği ama içinde olduğumuz (biraz da ‘karamsar’) durumun ‘
vahimliğine’ dair geçtiğimiz hafta tanıştığım bir kavramı da bu bölümü kapatmadan eklemek istiyorum:
Targeted Dream Incubation (belki ileriki sayılarda daha detaylı olarak söz ederim).