Yatırım(cı) yöntemlerinin zenginleştiğinden, daha da önemlisi zenginleşmeye büyük ihtiyaç duyduğundan sizlere daha önce yine bu satırlarda bahsetmiştim. En bildiğimiz yerden örnek vermek gerekirse; günümüze kadar olan düzende bankaların müşterilerine verdiği kredilerde tek önemsedikleri etmen kredinin geri ödenip ödenmeyeceğiydi. Son yıllarda teşviklerin etkisiyle (ESG) bir de şirketlerin kredi vermeden önce yeşil skoruna ve/veya krediyi yeşil olma amacıyla kullanıp kullanmadığına bakılır oldu. Halbuki bankaların kredi verdikleri şirketlerle tam olarak ‘ortak hedefe’ koşması için; şirketlerle bir anlamda ortak olması, onların şirket olarak performansları iyi giderse koyduğu parayı geri alması, işlerin iyi gitmediği durumda şirket nasıl kurtulabilir beraber çalışması çok daha mantıklı değil mi? Bu durum özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ne derece bir fark yaratır düşünün lütfen… En azından kağıt üzerinde benim gördüğüm, bir oranda bankaların birer VC gibi şirketlere ortak olması, tüm ekonomiyi daha sürdürülebilir bir hale sokmaya olumlu katkı veriyor. Özetle yatırımın her türlüsü, her şekilde değişime açık.
Çok yeni olmasa da üzerinde durulması gerken bir kavram olduğunu düşündüğüm
Revenue-based financing ile ilgili Trends.vc'de
bu dolu derlemeyi okuyunca, burada sizlerle de paylaşmak istedim. Ki
profit-sharing‘i Dijital Ürünler'de
gündeme taşımıştım, o da ilgi çekici bir başlık.
Şirketlerin hisse, teminat ya da başka tür bir garanti vermeden elde edecekleri gelir üzerinden borçlanması anlamına gelen
Revenue-based financing; özellikle pazaryerlerinin tercih ettiği bir model. Örneğin Shopify'da işletmelere yatırım yapan
Shopify Capital; elde edilen kar üzerinden (ki bu ödeme direkt kendi üzerinden geçiyor) bu yatırımını geri alıyor, tabii eğer kar edilirse.
Doordash Capital de yine bir başka örnek. Pazaryerleri dışında örneğin Hindistan'da son kullanıcıya ürün sunan şirketlere odaklanan
Klub ve B2B SaaS'lara odaklanan
Founderpath de öne çıkan örneklerden.
Belki hiç yeni değil ama kesinlikle daha da yükselecek bir yatırım yaklaşımı
Daha önce Dijital Ürünler'de sizlere tanıttığım
Stripe Capital ve
Clearbanc de aslında RBF'e güzel bir örnek olarak hatırlatılabilir. Stripe Capital tüm cirolarına hakim olduğu küçük işletmelere kredi verip; kredinin taksitlerini akıllı bir algoritmayla işletmenin elde ettiği cirodan otomatik olarak çekiyordu. Clearbanc, yeni adıyla Clear, ise mobil uygulama ve e-ticaret sitelerinin tutundurma gibi dönüşüm metriklerini izleyip; yaptığı otomatik değerlendirme sonucu şirketlere daha sonra elde edecekleri gelirden geri almak kaydıyla 'yatırım yapıyordu’, evet hisse almadan.
Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün; diğer yandan RBF'yi kolaylaştıran finansal servislerin ileride daha da yaygınlaşması rahatlıkla tahmin edilebilir. Özellikle Türkiye'de e-ticaret başta olmak üzere böyle bir yatırım/finansman modeline ihtiyaç büyük. Ve tabii RBF kuşkusuz halka açık ve kapalı piyasalardaki düşen fonlanmanın önünü tekrardan açabilecek etmenlerden biri de olabilir. Keza arkasında teknoloji gücü olan, yeni bir yatırım modeli olarak günümüz fazla riskli dünyasında değerli bir değer önerisine sahip.
Trend bir konu olsun ve bir yerinden web3'e bağlanmasın, pek tabii böyle bir şey mümkün değil! :) Zaten token yatırım yaptığınız her bir web3 girişiminin aslında kullanıldıkça gelir elde edeceğine yani token değerinin yükseleceğini bet etmiyor muyuz? Bu noktada NFT‘ler de RBF için oldukça güçlü bir araç (NFT'lerle bir kişi veya şirketin sabit bir faaliyeti üzerinden gelir paylaşımı almak) sunuyor. Fenomenlerin, içerik üreticilerinin ve freelancer'ların NFT tabanlı RBF ile bambaşka bir creator economy doğurması çok mümkün.