Teknoloji devlerinin yargıyla imtihanı uzun süredir gündemdeydi, ABD’de de seçimler yaklaştıkça (ne çok tanıdık söylem ve senaryo var öyle değil mi?) sosyal ağlar politikayla tekrardan iç içe geçtiler.
Bilemiyorum denk geldiniz mi ama Haziran ayı başında Twitter, ‘
manipülasyonu engelleme politikaları’ kapsamında binlerce hesabı
devre dışı bırakmıştı. Yazılımla tespit edilen bu hesaplar (bu noktada altını çizmek gerekiyor ki bot değil, farklı IP adresleri ve farklı cihazlardan kullanılan hesaplar…) aynı konuda, aynı zaman diliminde ve aynı söylemlerle gündem yarattığı için şirket yaptığı şeffaf açıklamayla hesapları de-aktif etti. Konu ilginizi çektiyse, Stanford Internet Observatory (SIO) tarafından Türkiye özelinde hazırlanan
rapor burada.
Oldukça ‘karışık’ olan bu konuda tartışmayı şu klişe soruya getirmek istiyorum: Sosyal ağlar bünyesindeki paylaşımlardan sorumlu mudur? :) Bana sorarsanız, evet sosyal ağlar platformunu şeffaf şekilde kontrol altına tutmakla yükümlü, aksi halde kullanıcılar ‘tarafsız’ değil ‘ilgisiz’ olan platformlardan (bakınız: Facebook) kaçıyor, kaçması da oldukça normal. Ki bu noktada Twitter’ın bu yaklaşımı benimsemesiyle borsada gidişatının pozitife dönmesi arasında pozitif bir ilişki olduğunu da söylemek gerekiyor.
Open Banking gibi Open Social Networks açılımını görür müyüz bilmem ama sosyal ağların da aynı devasa boyuttaki pazar yerleri gibi denetim altına gireceğini tahmin etmek güç değil.
Son olarak konuyla ilgili e-bültende daha önce yine yer verdiğim Adaptasyon podcast’inin
ilgili bölümünü de dinleyebilirsiniz.